Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Meltem Derya Şahin “10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü” hakkında bilgilendirmelerde bulundu:
“Bugün dünya genelinde Ruh Sağlığı Günü’nü kutluyoruz. Bu anlamlı gün bu sene bizlere ruh sağlığının evrensel bir insan hakkı olduğunu hatırlatmaktadır. Ruh sağlığı sadece hastalık dönemlerinde değil, her an yaşamımızın bir parçasıdır ve sadece hastalıkların yokluğu değil, aynı zamanda kişinin psikolojik, duygusal ve sosyal iyilik haliyle ilgilidir. Sağlıklı bir ruh hali insanın kendi potansiyelini gerçekleştirmesine, stresle başa çıkmasına, ilişkileri sürdürmesine ve topluma katkıda bulunmasına olanak tanır.
Bilindiği gibi Türkiye’nin, 1949 yılında taraf olduğu ve tüm insanlar için evrensel hakların korunması taahhüdünde bulunduğu İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (İHEB); "herkesin insanlık onuruna saygı gösterme hakkı"nı tanımaktadır ki bu, her bireyin ruh sağlığının ve kişisel dokunulmazlığının korunması gerektiği anlamına gelir. Ülkemizin 2009 yılında taraf olduğu bir diğer sözleşme ise Engelli Haklarına İlişkin Sözleşme (EHİS) olup; bu sözleşme ile Türkiye engelli bireylerin haklarını güvenceye alma taahhüdünde bulunmuştur. EHİS, ruh sağlığının bir insan hakkı olduğunu vurgulamakta; ruh sağlığı sorunları yaşayan engelli bireylere yönelik olası ayrımcılığın önlenmesi zemininde eşitlik ve insan haklarına saygı temelinde bir yaşam hakkı tanımaktadır. İHEB ve EHİS, insan haklarının ve ruh sağlığının korunmasının önemini vurgulasa da; ruh sağlığını koruma ve güçlendirmek sadece uluslararası taahhütlerle değil, aynı zamanda bireylerin ve toplumların çabalarıyla da mümkündür. Bu konuda vurgulanması gereken noktaların başında kişilerin kendi duygularını tanımaları ve anlamaları gerekliliği belirtilebilir. İnsanlar örneğin ayağının burkulması hakkında rahatça konuşabildiği gibi yaşamının her alanında duyguları hakkında da rahatça konuşabilmelidir. Duygusal farkındalığın artması, içsel dengenin sağlanmasına ve olası iletişim engellerinin aşılmasında faydalı olacağı gibi ruh sağlığını da güçlendirecektir. Bir diğer konu yaşamın devamlılığı için kaçınılmaz olan stresin yönetilmesidir. Günlük yaşamda stresi azaltmaya yönelik ufak dokunuşlar dahi ruh sağlığımızın güçlenmesine yönelik uygun müdahale olacaktır. Bu bağlamda düzenli beslenme, düzenli egzersiz, yeterli uyku gibi yaşam tarzı düzenlemeleri; aile, arkadaşlar ve topluluklarla güçlü sosyal ilişkilerin kurulması gibi faktörlerin sağlandığı ortamlarda ruh sağlığını koruma ve güçlendirmenin mümkün olacağı söylenebilir.
Türkiye’de ruh sağlığı, son yıllarda daha fazla önem kazanmış olsa da, hala stigmatizasyon (damgalanma), ayrımcılık, ruh sağlığı hizmetine erişim güçlüğü gibi önemli ve zorlayıcı durumlarla karşılaşılabilmektedir. Özellikle çocuklar ve gençler ruh sağlığı sorunlarına daha duyarlı olabilmekte, afet, savaş mağdurları, göçmenler gibi gruplar özelleşmiş destek ve bakıma ihtiyaç duyabilmektedir. Tüm bu zorluklarla baş edebilme yolunda; ruh sağlığı hakkında daha fazla farkındalık oluşturmaya yönelik eğitim programları oluşturulması, toplumun bilinçlendirilmesi, yalnızca ruh sağlığı hizmetlerine değil tüm toplum hizmetlerine eşit erişim sağlanması, bireyin hissettiği aile ve toplum desteğinin güçlendirilmesi, okullarda çocuk ve gençlerin olası ruhsal sorunlarına dair özellikle erken tanıma yolunda düzenlemeler yapılması gibi hususlar değerlidir.
Dr. Öğr. Üyesi Meltem Derya Şahin son olarak “Bugün, ruh sağlığına yönelik farkındalık yaratma ve haklarımızı savunma günüdür. Her bireyin ruh sağlığına saygı duyulmalıdır. Ruh sağlığı bir insan hakkıdır ve hepimizin bu hakkı korumak için sorumluluğu vardır. İyi bir ruh sağlığı, sağlıklı ve mutlu bir yaşamı beraberinde getirecektir. Bu nedenle herkes için daha iyi bir ruh sağlığı ve daha iyi bir gelecek için çabalamaya devam etmeliyiz.” diyerek sözlerini tamamladı.