Tüm dünyada halkı, iyot kullanımı ve etkinliği konusunda bilgilendirmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla 21 Ekim günü “Küresel İyot Eksikliği Bozukluklarını Önleme Günü” olarak kabul edilmektedir.
Kurumumuz Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gülhan AKBABA, bu kapsamda iyot kullanımı ve dikkat edilecek hususular hakkında bilgilendirmede bulundu.
İyot, insan vücudunda çok az miktarda bulunan vücudumuzda başta beyin olmak üzere tüm organların düzenli çalışmasında, büyüme ve gelişmenin tam olmasında, vücudun ısı ve enerjisinin devamı için gerekli olan tiroid hormonlarının yapımında kullanılan bir eser elementtir. İyodun hem az alınması hem de fazla alınması tiroid hastalığına neden olmaktadır. Günlük iyot ihtiyacı yaşlara göre değişmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ortalama günlük iyot gereksinimini bebek ve beş yaşına kadar olan çocuklar için 90 µg, 6-12 yaş dönemi için 120 µg, adolesan ve erişkinler için 150 µg, gebe ve emziren kadınlar için de 250 µg olarak önermektedir. İyotun en önemli kaynağı iyotlu rafine sofra tuzudur. Hekiminizce aksi önerilmedikçe evlerinizde mutlaka iyotlu rafine tuz kullanılmalısınız. Rafine edilmeyen, içeriği net olarak bilinmeyen veya diğer katkı maddelerinin doğal veya yapay olarak eklendiği, kaya tuzu, gurme tuzları gibi tuzların kullanılması önerilmemektedir Ayrıca tuzlu su balıkları, kabuklu deniz hayvanları, inek sütü, peynir, yoğurt, soya sütü, yumurta, dondurma, soya sosu da iyot içerir. Bazı multivitaminlerin içerisinde de iyot bulunmaktadır. Besinlerde bulunan iyodun kaynağı topraktır. Bazı bölgelerde toprak, iyot açısından zengindir ve bu bölgelerden elde edilen besinler yeterli iyot içerebilirler. Ancak toprağı iyot bakımından fakir olan bölgelerde yaşayan insanlarda iyot eksikliği görülme ihtimali yüksektir ve bu bölgelerde yaşayan kişiler için yeterli ve düzenli iyot alımı ancak iyotlu rafine tuz kullanmak ile mümkün olabilir. İyot, ısıdan ve ışıktan etkilendiği için iyotlu tuzun nemli olmayan ortamda, kapalı kutularda ve karanlıkta saklanması ve yemeğe mümkünse pişme tamamlandıktan sonra ilave edilmesi de etkinlik açısından önem taşımaktadır. Ülkemizin toprakları iyot bakımından zengin değildir.
İyot eksikliği, tüm dünyada en önemli sağlık sorunlarından biridir. İyot eksikliğinde ortaya çıkan bozukluklar yaşa ve eksikliğin ağırlığına göre değişmektedir. Tüm yaş grupları iyot eksikliğinden etkilense de özellikle hamileler, fetüs, yenidoğan ve süt çocukları daha fazla etkilenmektedir. Gebelik tiroid fonksiyonları açısından özel bir dönemdir. Gebeliğin ilk aylarında bebeğin tiroid bezi henüz çalışmadığı için, anneden geçen tiroid hormonları bebeğin beyin ve vücut gelişmesi için önemlidir. Gebelik ve emzirme döneminde iyot gereksinimi arttığı için gebeler ve emziren kadınlar iyot eksikliği için özel bir risk grubunu oluşturmaktadır. Bu dönemlerde günlük iyot ihtiyacı 250 mikrograma çıkar ve genellikle de sadece iyotlu tuz kullanarak iyot ihtiyacı karşılanamamaktadır. Bu risk grubunun ilave olarak günde 100-150 mikrogram iyot desteği, gebede tuzun kısıtlandığı durumlarda ise (örneğin hipertansiyon varlığında) günlük 200-250 mikrogram iyot desteği alması gereklidir. İnsanda beyin gelişimi fetal hayatta başlar ve ilk 2-3 yaş en hassas dönemi oluşturur. İyot eksikliğine bağlı olarak düşük, ölü doğum, bebek ölümünde artma, zeka geriliği, sağırlık, boy kısalığı görülmektedir. İyot eksikliği bölgelerinde yenidoğan tarama testlerinde TSH düzeyleri yüksek bulunmaktadır. Çocukluk çağında ise guatr, büyüme geriliği, öğrenmede güçlük ve okul başarısızlığına neden olur. İyot eksikliği bölgelerinde yaşayan çocukların IQ skorunun 13 puan düşük olduğu gösterilmiştir. İyot eksikliği dünyada önlenebilir zeka geriliğinin sık nedenlerinden biridir.Erişkinlerde ise diffüz ve noduler guatr, zihnin yeterli çalışmaması gibi çeşitli hastalıklara yol açar.
Başta gebeler olmak üzere, risk altında bulunan olgularda direk iyot başlanabilir. İyot eksikliği tespit edilen hastaların uygun tedavi için endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları uzmanına başvurmaları ve tiroid hormon düzeyleri de dikkate alınarak doğru tedavi planının yapılması önemlidir.